Perdeyi usulca açtı. Güneşi
görmeyi umuyordu oysa gökyüzü siyah bulutlarla kaplıydı. Bir kez daha kış
sabahlarından nefret etti. Yatağından yeni kalmış insanların düzensiz, gelişi
güzel ve nedensiz düşünceleriyle uğraştı. Kahve içse miydi? Ona da karar
veremedi. Sonunda pes etti ve iç geçirerek asıl meseleye geldi.
Aralık ayının sabahında güneş görmeyi beklemenin saflığı gibi, bir
mucize gerçekleşmesini böylece o mahkemeye gitmemeyi diledi. Ama gerçek tam
önünde duruyordu ve derinde bir yerde sesini duyurmaya çalışan duygu şuydu; o mahkemeye
gitmek istemiyordu öyleyse gitmezdi. Bunu söyleyince bir saniyeliğine
rahatladığını hissetti, yalnız bir saniyeliğine.. Çünkü bugün tanık
sandalyesine oturmaya mecburdu, hatırladı.
Çok eskilerde kalmış günler geldi aklına. Yine böyle sabahlarda isteksizce,
üşüyerek derse giderlerdi. Kış sabahlarını sevmezdi hele de o sabahlarda erken
kalmayı hiç sevmezdi. Arkadaşı hep onu uyandırır, zorla giydirir, okula
götürürdü. O sabahların güzel olduğunu düşündü. Bazen hayatımızın en sıkıcı, boş
ve manasız anının, aslında ne kadar huzur dolu olduğunu fark ettiğimiz başka
bir an vardır; işte o anı yaşıyordu. Oysa
şimdi ne yapacağını bilemiyordu. Ne
söylemeliydi? Ne düşünmeliydi? Böyle bir şeyi yapmış olabilir miydi? Hiçbir
fikri yoktu. Yıllardır görüşmemişlerdi. Beş ay kadar önce karşılaşmışlardı. Arkadaşının
işe ihtiyacı vardı, ona kocasının nüfusunu kullanarak bir iş bulmuştu, bir iki
kere çay içmişlerdi, hepsi bu. Nasıl olurdu da iş yerindeki bir adamı
öldürebilirdi. İnanamıyordu. Hala şaşkındı. Ona iş bulduğu ve üniversiteden
arkadaşı olduğu için, şahitlik etmesi gerekiyordu. Mahkeme celbi gelmişti. Bundan
kaçamayacaktı. Kocası ve büyük oğlu, bu şahitlikten kurtulması için ellerinden
geleni yapmışlardı; ancak işe yaramamıştı. Bu olayın ailesine ve kocasının
itibarına zarar vermesinden korkuyordu. Belki abartıyordu. Saygın bir
aileydiler ve böyle bir hadise yüzünden zarar görmemeliydiler. Gazetede çıkan
bir kaç haberi görmemezlikten gelebilirlerdi; ancak orta yaşları iyice
ilerledikçe kuruntuları artıyordu. Düşüncelerinin onlardan biri olduğunu
söyledi kendine.
Dünya bugün zaten griydi, onun
aklındaki koyu düşüncelerle birleşince iyice kararmıştı. Mahkemede neler
söyleyeceği şeyleri toparlamaya çalıştı. Üniversiteden oda arkadaşıydılar, onu yıllardır
görmüyordu, karşılaştıklarında ona iş bulmuştu ve hepsi buydu. Birde ikisi de
kış sabahlarını sevmezlerdi. Gidip kahve içmeye karar verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder