8 Aralık 2012 Cumartesi

sıkıcı bir derste karalanmış bir şey :)



   Perdeyi usulca açtı. Güneşi görmeyi umuyordu oysa gökyüzü siyah bulutlarla kaplıydı. Bir kez daha kış sabahlarından nefret etti. Yatağından yeni kalmış insanların düzensiz, gelişi güzel ve nedensiz düşünceleriyle uğraştı. Kahve içse miydi? Ona da karar veremedi. Sonunda pes etti ve iç geçirerek asıl meseleye geldi.
  Aralık ayının sabahında güneş görmeyi beklemenin saflığı gibi, bir mucize gerçekleşmesini böylece o mahkemeye gitmemeyi diledi. Ama gerçek tam önünde duruyordu ve derinde bir yerde sesini duyurmaya çalışan duygu şuydu; o mahkemeye gitmek istemiyordu öyleyse gitmezdi. Bunu söyleyince bir saniyeliğine rahatladığını hissetti, yalnız bir saniyeliğine.. Çünkü bugün tanık sandalyesine oturmaya mecburdu, hatırladı.
   Çok eskilerde kalmış günler geldi aklına. Yine böyle sabahlarda isteksizce, üşüyerek derse giderlerdi. Kış sabahlarını sevmezdi hele de o sabahlarda erken kalmayı hiç sevmezdi. Arkadaşı hep onu uyandırır, zorla giydirir, okula götürürdü. O sabahların güzel olduğunu düşündü. Bazen hayatımızın en sıkıcı, boş ve manasız anının, aslında ne kadar huzur dolu olduğunu fark ettiğimiz başka bir an vardır;  işte o anı yaşıyordu. Oysa şimdi ne yapacağını bilemiyordu.  Ne söylemeliydi? Ne düşünmeliydi? Böyle bir şeyi yapmış olabilir miydi? Hiçbir fikri yoktu. Yıllardır görüşmemişlerdi. Beş ay kadar önce karşılaşmışlardı. Arkadaşının işe ihtiyacı vardı, ona kocasının nüfusunu kullanarak bir iş bulmuştu, bir iki kere çay içmişlerdi, hepsi bu. Nasıl olurdu da iş yerindeki bir adamı öldürebilirdi. İnanamıyordu. Hala şaşkındı. Ona iş bulduğu ve üniversiteden arkadaşı olduğu için, şahitlik etmesi gerekiyordu. Mahkeme celbi gelmişti. Bundan kaçamayacaktı. Kocası ve büyük oğlu, bu şahitlikten kurtulması için ellerinden geleni yapmışlardı; ancak işe yaramamıştı. Bu olayın ailesine ve kocasının itibarına zarar vermesinden korkuyordu. Belki abartıyordu. Saygın bir aileydiler ve böyle bir hadise yüzünden zarar görmemeliydiler. Gazetede çıkan bir kaç haberi görmemezlikten gelebilirlerdi; ancak orta yaşları iyice ilerledikçe kuruntuları artıyordu. Düşüncelerinin onlardan biri olduğunu söyledi kendine.
   Dünya bugün zaten griydi, onun aklındaki koyu düşüncelerle birleşince iyice kararmıştı. Mahkemede neler söyleyeceği şeyleri toparlamaya çalıştı. Üniversiteden oda arkadaşıydılar, onu yıllardır görmüyordu, karşılaştıklarında ona iş bulmuştu ve hepsi buydu. Birde ikisi de kış sabahlarını sevmezlerdi. Gidip kahve içmeye karar verdi.
                                                                                                            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder